Türkiye’de Küresel Yönetişime dair Kamuoyu Algıları: Demokrasi, İnsan Hakları, Hukukun Üstünlüğü Odaklı bir Değerlendirme

LinkedIn

Türkiye’de Küresel Yönetişime dair Kamuoyu Algıları: Demokrasi, İnsan Hakları, Hukukun Üstünlüğü Odaklı bir Değerlendirme

           

                                                                   Prof. Dr.Sinem Akgül Açıkmeşe, EDAM Araştırma Direktörü

                                                                   Sine Özkaraşahin, EDAM Analisti

 

Covid-19 salgınının ulusal ve küresel seviyede yarattığı tüm krizler neticesinde küresel yönetişime duyulan ihtiyaç pekişmiştir. Devletlerin salgınla mücadele için aldıkları bireysel tedbirler milliyetçi ve otoriter eğilimlere yol açsa da, Covid-19 aşısının temini, dünya çapında dağıtımı ve bu süreçlerin finansmanı gibi konular küresel seviyede sağlık yönetişiminin gerekliliğini gözler önüne sermiştir. Covid-19 salgınının yarattığı makro-güvenlik sorunlarının karmaşıklığından da hareketle, küresel seviyedeki başat sorunların çözümünde tek başlarına yetersiz kalan devletler, küresel yönetişim mekanizmaların şemsiyesinde hareket etme gereksinimi hissetmektedirler.
Devletlere yönelik tehditler Soğuk Savaşın sona ermesinden bu yana çehre değiştirmiştir. Soğuk Savaş boyunca küresel düzlemdeki ana tehdit Doğu-Batı çekişmesi ve temel kaygı ABD ile SSCB arasındaki nükleer savaşın önlenmesiydi. Buna karşılık, günümüzün küresel gündeminde, salgınlar, iklim değişikliği, ekonomik istikrarsızlıklar, gıda ve su kıtlığı, ulus-ötesi suçlar ve devletler arasındaki savaşlar ya da iç savaşların yanı sıra etnik çatışmalar bulunmaktadır. Tüm bu zorluklar, tek taraflı veya kısıtlayıcı işbirlikçi girişimlerinden ziyade küresel yönetişim mekanizmalarına geçişi zorunlu kılmaktadır.

1992 yılında kurulan ve İsveç eski Başbakanı Ingvar Carlsson gibi tanınan isimleri bünyesinde barındıran Küresel Yönetişim Bağımsız Komisyonu’na (Independent Commission on Global Governance) göre küresel yönetişim şu şekilde tanımlanmaktadır: “Küresel yönetişim, özel ya da tüzel kişi ve kurumların, ortak işlerini yönetme yollarının toplamıdır. Çatışan veya farklılaşan çıkarların uyumlaştırılabileceği ve işbirliğine dayalı eylemin gerçekleştirildiği bir süreçtir. Kişilerin ve kurumların kabul ettiği veya çıkarlarına uygun olarak algıladığı resmi ve gayri resmi düzenlemeleri içermektedir.1 Küresel yönetişim kavramı, hükümetlerarası kuruluşlar (ya da örgütler) ve hükümet-dışı kuruluşları (NGO) kapsayacak şekilde uluslararası kuruluşlar ile uluslararası hukuk unsurlarını (Uluslararası Adalet Divanı’na göre, uluslararası anlaşmalar, teamül, hukukun genel ilkeleri, içtihat ve doktrin) içerir.Tüm bu küresel yönetişim kuruluşları, görev alanlarına, sektörlerine ve coğrafi odaklarına göre farklılık gösterirler. Bazı kuruluşlar güvenlik konusunda faaliyet gösterirken (örneğin Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü-NATO), kimileri ekonomi ve finans alanına odaklanırlar (örneğin Uluslararası Para Fonu-IMF).

Bazı uluslararası örgütler bölgesel düzeyde faaliyet gösterirken (örneğin Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği-ASEAN), kimileri de küresel seviyede çalışmalarını sürdürmektedir (örneğin Birleşmiş Milletler-BM).2 Bu örgütlerin büyük çoğunluğu demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün korunması konuları ile ilgilenseler de, pek çoğunun varlık nedeni söz konusu değerlerin korunması değildir. Güney Ortak Pazarı (MERCOSUR), Afrika Birliği, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), Arap Devletleri Ligi ve Avrupa Konseyi gibi bazı kuruluşlar demokrasiye saygıyı üyeliğin bir ön koşulu olarak tesis etmeleri ve bu ilkeden sapan devletleri yaptırımlar ile cezalandırmaları sebebiyle “kilit demokratikleştiriciler” olarak da adlandırılmaktadırlar.3 Hükümetlerarası kuruluşlara ek olarak, İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), Uluslararası Kızılhaç Komitesi (International Committee of the Red Cross) de dahil olmak üzere demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi temel değerlerin korunmasında uzmanlaşmış hükümet-dışı kuruluşlar da bulunmaktadır. Bu tarz hükümet-dışı kuruluşların varlık nedenleri ve odakları, yukarıda bahsi geçen hükümetlerarası kuruluşlardaki çeşitlilikten farklı olarak, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün korunmasıdır…

RAPORUN DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ